Tarih

Tarihte Bu Ay

PaylaÅŸ:

 

17 Ekim 1912- Bulgaristan, Yunanistan ve Sırbistan bir araya gelerek Osmanlı Devleti’ne karşı savaÅŸ açtı (I. Balkan Savaşı)

Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nda 1908 yılındaki 2.MeÅŸrutiyet’in ilanı sonrası siyasal çalkantılar devam etmekteydi ve 1.Balkan Savaşı öncesi Ä°ttihat ve Terakki Partisi ile Hürriyet ve Ä°tilaf Fırkası arasında çekiÅŸme yaÅŸanmaktaydı. DiÄŸer taraftan Osmanlı ordusu Trablusgarb’ta Ä°talyanlar ile savaşırken, Yemen’de çıkan isyan sonrası büyük bir hata içine düÅŸerek Rumeli’deki taburların bir kısmını bu isyanı bastırmak için Yemen’e gönderdi.

Ä°talyanlarla olan savaşın sonucunda Trablusgarb’ın Osmanlı’nın elinden çıkması, Rodos’u da içine alan 12 adaların ise Ä°talya’dan antlaÅŸma masasında geri alınabilecek iken; geçici olarak Balkan savaşında Yunanlılar tarafından iÅŸgal edilmesin diye Ä°talyanların eline bırakılması ile sonuçlandı. (1.Dünya Savaşında Osmanlı ve Ä°talya ayrı taraflarda savaÅŸa girince zaten fiilen iÅŸgal altındaki 12 adalar resmen Ä°talyanlarca iÅŸgal edilip Ä°talyan toprağı oldu) Ayrıca Osmanlıların bir kısım kuvvetlerini Balkanlara geç aktarmasına veya bir kısmını da hiç aktaramamasına sebep oldu. Osmanlı, Balkanlarda ordularını yerini saÄŸlamlaÅŸtırabilecekken 1. Balkan Savaşı öncesi bir hamle de yapamadı ve 350 bin kiÅŸilik Ä°slam ordusunun 50 bini ÅŸehit, 100 bini yaralı, 115 bini esir olurken, 75 bin insan ise savaÅŸtan sonra hastalık sebebiyle hayatını yitirdi.

SavaÅŸ sonunda Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nun yalnızca Bulgaristan ile sınırı kalmış, Bulgaristan Batı Trakya’nın büyük bir bölümünü (Kavala ve DedeaÄŸaç arası) ele geçirerek Ege Denizi’nde hâkimiyet kurmuÅŸtur.

Yüzyıllarca Ä°slam’ın hâkim olduÄŸu topraklarda, Ä°slam’ın sancaktarlığını yapan büyük Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu 1. Balkan Savaşı ile ağır bir yara almış ve ardından 1. Dünya savaşı ile ümmet tamamen parçalanmıştır. Muhterem Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin ifade ettiÄŸi gibi: “Bu ümmet Allah için savaÅŸtığında Allah Azze ve Celle onlara yalnızca ahireti vermeyip dünyayı da veriyordu. Bu ümmet, dünya için çalışmaya baÅŸladığında ise Allah Azze ve Celle ahireti vermediÄŸi gibi dünyayı da ellerinden aldı.” Ä°ÅŸte bu; toplumların dikkate alması gereken önemli bir sünnetullahtır.

26 Ekim 1995- Filistin Ä°slamî Cihad Hareketi’nin Lideri Dr. Fethi Åžikakî’nin MOSSAD Ajanları Tarafından Åžehid Edildi

Fethi Ä°brahim Abdulaziz Åžikakî, 1951 yılında Filistin Rafah’da dünyaya geldi. Kudüs’teki okullarda 4 yıl öÄŸretmenlik yaptı. Sonra da Kahire’ye tıp eÄŸitimi için gitti. Zakazik Üniversitesi’ndeki tıp eÄŸitiminin ardından, 1980 yılında Filistin’e doktor olarak döndü. Gazze’deki hastanelerde doktor olarak çalıştı.

Zakazik Üniversitesi’ndeyken tıp, mühendislik ve siyasi ilimlerde de okuyan arkadaÅŸlarıyla birlikte Filistin Ä°slamî Cihad Hareketi’ni kurdu. Åžikaki, hareketinin Ömer Muhtar, Ä°zzeddin el-Kassam, Afganî ve Abdulkadir el-Cezairî gibi Ä°slam önderlerinin kurduÄŸu halkalardan bir halka olmasını istiyordu. Åžikakî’nin bazı makalelerinde Ä°zzeddin el-Kassam mahlasını kullanması da onun Ä°slamî direniÅŸ önderlerinin yolunu sürdürmedeki baÄŸlılık ve azmini gösteriyordu.

Siyasî hayattaki etkinliÄŸinden dolayı 1983-1986 yılları arasında da Filistin’de birçok defa tutuklandı. Onu tutuklayan zihniyet, Åžikaki’ye engel olamayacaklarını anlamıştı; çünkü Åžikakî’yi hapse koysalar hapiste de etkin çalışmalarına devam ediyor, Ä°slami ilkeleri ve cihad ruhunu tutukluların zihinlerine aşılıyordu. Bu sebeple, 1988 yılında Filistin’den bazı arkadaÅŸlarıyla beraber Güney Lübnan’daki Mercu’z-Zuhur bölgesine sürgün edilmesine karar verildi.

Filistin Ä°slamî Cihad Hareketi’nin lideri Dr. Fethi Åžikakî, Libya’daki Filistinlilerin sınır dışı edilmesi iÅŸleminin durdurulması için Kaddafî ile görüÅŸmede bulunmak üzere gittiÄŸi Libya’dan dönerken uÄŸradığı Malta adasında, 26 Ekim 1995 tarihinde, Ä°srail rejiminin cinayet ÅŸebekesi MOSSAD’ın paralı katilleri tarafından ÅŸehid edildi.

11 Ekim 1971- Ömer Nasuhi Bilmen’in Vefatı

1883’te Erzurum’un Salasor köyünde dünyaya gelen Ömer Nasûhi Hoca’nın babası ulemâdan Hacı Ahmet Hamdi Efendi’dir.

Küçük yaÅŸtan itibaren ilim meclislerinde olan Ömer Nasûhi Bilmen, 29 yaşında iken Tokatlı Åžakir Efendi’den icazet alarak Medresetü’l-Kudât’ı birincilikle bitirdi. Mezuniyetini müteakip ruûs imtihanını da vererek Fatih dersiamları arasına katılan Ömer Nasûhi, 1912 senesinde Dâru’l-Hilâfeti’l-Âliye Medresesi kısm-ı âlî fıkıh (Yüce hukuk kısmı) müderrisliÄŸi ile baÅŸladığı öÄŸretim görevini, Medresetü’l-Vâizîn, Sahn Medresesi, DâruÅŸÅŸafaka Lisesi, Ä°stanbul Ä°mam Hatip Lisesi ve Ä°stanbul Yüksek Ä°slam Enstitüsü’nde verdiÄŸi derslerle de devam ettirmiÅŸtir.

Ömer Nasûhi Efendi, o dönemde Müslümanların vicdanı ve sesi olmuÅŸ Beyânü’l-Hak ve Sebilü’r-ReÅŸâd mecmualarında çeÅŸitli makaleleri yayınlanmıştır.

Åžöhret, para kazanma, manÅŸete çıkma gibi derdi olmayan Ömer Nasuhi Hoca’nın, ÅŸimdilerde her ne kadar ilmihalinin yerini baÅŸka kitaplar almaya baÅŸlamışsa da Büyük Ä°slam Ä°lmihali kitabı 3 milyonun üstünde basılarak eriÅŸilmesi güç bir sayıya ulaÅŸmıştır.

Son demlerinde Ömer Nasûhi Bilmen, kendisini ziyarete gelen eski bir öÄŸrencisine: “Åžu tefsiri bitirip öyle öleyim, duam budur” diyerek, son anına kadar Ä°slam adına faydalı bir eser bırakma arzusu olduÄŸunu ifade etmiÅŸtir.85 yaşında tefsirini tamamlayan büyük âlim Ömer Nasuhi Bilmen, 11 Ekim 1971 Salı günü vefat etmiÅŸ ve Edirnekapı SakızaÄŸacı Mezarlığı’na defnedilmiÅŸtir.

Âlimimize Allah’tan af ve maÄŸfiret diliyor ve Ä°slam’ın yayılması için kendilerini ilme adayan ve talebeler yetiÅŸtiren tüm âlimlerimizi hürmet ve saygıyla selamlıyoruz.